Kestel Masaj Salonu
Kestel Masaj Salonu
Kestel Masaj Salonu “iyi mi kısaca? Nereden anlamış oldun” “Yahu hem duruşundan, bununla birlikte …. Kokusundan” “Ne kokusu?” “Canım bırak bu saf ayaklan, kukusunun kokusu tabii! Bırak da yıllar sonrasında o kadarcık ekspertizimiz olsun. Bir ihtimal hanımın kendisi bile fark etmemişti fakat salgıları çiftleşmek için SOS vermeye başlamıştı, bana kalkıp o kokuyu almadığını söyleme, seni aforoz ederim”. Gülüştüler ve rakıları yine tokuşturdular. Bir ızgara mantar ve karides daha söylendi. Fuat gene konuyu Selim’i hiç mi hiç ilgilendirmeyen o para alışverişi dünyasına getirdi. Hangi kağıtlar çıkmış, hangileri inmişti, hangileri “gelecek” vaat ediyorlardı.
En donanımlı bilgisayar programı kaç aydır hangi olağanüstü biçimülle yüzde kaç oranında bir kâr garantisi veriyordu? Fuat söyledikça konu alıyor, Selim de “yarı ilgi”yle dinler benzer biçimde rol kesebiliyordu sadece. Tek ilgisini çeken, dün İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda beşinci kattan kendisini avluya bırakarak intihar eden tutucu yaşlı bankerin hikayesiydi. Yıllardır bilgisayarın fînans dünyasına ana yön verici ve borsanın temel bokyedibaşısı olarak girmesine karşı hukuki ve medyatik bir mücadele veren bu erkekçeğız, Yargıtay’dan son karar da aleyhine çıktıktan sonrasında ölmeyi seçmişti.
Kestel Masaj Salonu
Kestel Masaj Salonu Fuat’ın anlattığına nazaran adam atlarken yanında duran ve mevzuyla hiçbir alâkası olmayan bir başka borsacı genci de bununla beraber “uçurmak” istemiş, sadece çocuk son anda çelik tırabzana tutunup kurtulmuştu. Etraftaki masalarda fazla kayda kıymet bir şey yoktu. Yalnız yan meyhanede rehberin biri, Amerikalımsı bir çiftle beraber oturuyordu. Kadın gerçekten ülkesini, ırkını, cinsiyetini, kişiliğini ve mallarını çok iyi taşıyordu. Esmer uzun saçlı, mavi gözlü, dolgun göğüslü ve uzun boyluydu.
Vücuduna yapışmış blue-jean kıçına tam oturmuştu. Genç kadın kalkıp tualete gider benzer biçimde meyhaneden içeri girdiğinde, sözde tükenmişliğine ve “tok”luğuna karşın Selim’in gene içi kıpırdadı. Tam ne olur ne olmaz diye kadının arkasından içeri dalacaktı ki, görseli çaldı. Kendi görüntü tuşunu kapatıp arayana ekrandan göz attı. Bu, “sevgilisi” Funda’ydı ve simaı ekrandaydı. “Nerelerde kaldın” diye yakınıyordu genç kadın, “hani bu gece çıkacaktık?”. “Doluyum” dedi Selim, “Zozi Bey’le yemeğe çıkmamız gerekti, bu gece beni bekleme, yarın filan görüşürüz.” Funda daha itiraz etmeye başlayalı bir saniye olmuştu ki Selim, “Öperim canım”ı basıp görseli kapattı. Hay allah, Amerikalı hanım bu arada kim bilir hangi cehenneme girmişti! Fuat aklından geçenleri anlayıp güldü.
Son yorumlar