Kestel Mutlu Son Masaj Hizmeti

Kestel Mutlu Son

Harry’nin sigarası çarptığı yerlerde kıvılcımlar saçarak binadan aşağı düştü. “Dün tüm Kestel Mutlu Son Ostland için orman yangını uyarısında bulundular, ” dedi Waaler. Harry yanıt vermedi. Waaler’ın eli omzuna değince irkildi. “Ciddi mevzuşmak gerekirse, Harry, fazla süreın kalmadı. Fakat sana ne kadar nazik olduğumuzu göstermek için iki gün daha veriyorum.

Bu süre zarfında senden bir yanıt alamazsam, teklif geçersizdir.” Harry yutkundu. Sadece tükürük bezleri Afrika’daki nehirler kadar kurumuş olduğundan kelime ağzından bir türlü çıkmadı, sonunda becerebildi. “Teşekkürler.” Beate Lønn işini seviyordu.

Rutin şeyler. Becerikli ve bilgili olduğu güvenli bir işe haiz olmak ve Kjølberggata 21A’daki Adli tıpta çalışan diğerlerinin de bunun bilincinde olması hoşuna gidiyordu. İşi hayatındaki tek önemli şey olduğundan sabahları uyanmak için iyi bir sebepti. öteki her şey onun için beş dakika mola vermekti. Oppsal’da annesinin evinde yaşıyordu ve üst kat hepsiyla ona aitti. Aşırı iyi geçiniyorlardı.

Kestel Mutlu Son

Hayattayken hep babasının kızı olmuştu; teşkilata katılmasının sebebinin onun şeklinde bir polis olmak istemesi olduğunu düşünürdü hep. Herhangi bir hobisi yoktu. O ve Harry’nin aynı ofisi paylaştığı Halvorsen bir çeşit çift olmuşlarsa da Beate bunu hemen hemen kabullenmiş değildi. Bir hanım dergisinde bu tür şüphelerin doğal bulunduğunu fakat risk alması icap ettiğini okumuştu. Beate risk almaktan hoşlanmazdı. Ya da şüphe içinde olmaktan. Bu nedenle işini seviyordu. Büyürken onu düşünen birisi olabileceği düşüncesiyle yüzü kızarırdı ve o da vaktini bunu gizlemek için yollar bulmaya harcardı. Yüzü hâlâ kızarıyordu fakat saklanmak için güzel

bölgeler bulmuştu. Adli tıp binasının eskimiş kırmızı tuğladan duvarlarının arasında saatlerce oturup biroldukça önemli, karmaşa ve tartışmalı vakaı sessiz sedasız bir şekilde çözebilecek parmak izi, balistik raporları, video kayıtları, ses karşılaştırmaları, DNA, kumaş, ayak izi, kan ve benzeri sayısız analizi yapıyordu. Ayrıca çalışmanın göründüğü kadar tehlikeli olmadığını anlamıştı.Yüksek sesle anlaşılır bir şekilde konuşabildiği ve anlamadığı bir sebeple utanca boğulup yüzünün kızarması ve elbiselerinin yok olması aklına gelince yaşadığı paniği bastırabildiği sürece sorun yoktu. Kjølberggata’daki ofisi onun kalesiydi;